23 Şubat 2015 Pazartesi

"Hayattasın dediler üzerime alınmadım."

Dinle!

Geceleri geliyor en çok.. Belki de en çok istediğim zamanlarda.. Caddelerde arabalar, yollarda yürüyen insanlar tek tükleşmeye başladığı zamanlarda... Geceleri.. Birden geliyor.. En uzun, içinden en çıkılmaz sorgulamaları getiriyor yanında.. Geldiği gibi gitmiyor, yerleşip duruyor bir süre..

Özgür iradeden bahsediyor, diyor ki "Sen aslında bir hiçsin; bir parça et, kırk türlü sıvı ve onsuz bir bok olamayacağın biraz havadan ibaretsin. Okyanusa kıyısı olan ülkelerin çok iyi bildiği bir kasırgaya tutulmuş alelade bir cisimden farkın yok. Bütün kararların zahiri, aslında işlev olarak mesânenden bir farkı olmayan, dışarıdan bakıldığında kıvır kıvır, buruş buruş, yapış yapış, çipçirkin görünen bir diğer organın, yani beynin, sana karar hakkı vermiyor. Sen bir hiçsin!"

Sus, diyorum; faydasız. Zehrini akıtıyor ve olan oluyor.. Bulunduğum yeri düşünüyorum. İşimi.. Özellikle yaşadığım şehri.. Azami 180'le gelip güneyden; güzelim denizi üçe bölmüş, şekilsiz bir sik gibi duran bu memleketin tam ortasına yerleşmeyi.. Üstelik sıcak bir ilkbahar günü çoluk çocuğu seyre dalmışken göçme kararını duymayı, durduk yere, birden bire, büyük bir hızla yıllarına veda etmeyi.. Engelleyemediğim onlarca şeyi, kabullenmek istemediğim, ama seve seve kabullendiğim bunca şeyi.. Salakça bir gün, salakça bir dürtüyle, o sokaktan değil de ötekinden geçmemin bugünüme yaptığı etkiyi.. Başka bir gün daha salakça bir dürtüyle bulunduğum yerde tanıştıklarımın gecelerime misafirliğini..

Bu benim hayatımsa, diyorum, bu kadar şeye, neredeyse ömrümde gerçekleşen her şeye, karşı etkisizliğim ne demek oluyor? Beyin ne diyorsa kuzu kuzu yaptığım bir hayat, diyorum, nasıl benim olabilir? Benim değilse kimin? Kimin ulan bu? Kim bırakıp gitti bu hayatı? Ne zaman bitecek? Ne zaman göreceğim çıkarken komodinin üstüne bırakılmış parayı? Bu tecavüz niye?

Geceleri geliyor. Bütün onca şey gibi..
Nefretim dahi
Erken uyuyan insanlara,
Hep geceleri..
Ka bir şiir yazıyor,
Zebercet bir kediye daha halleniyor,
Epaminonda biraz daha aşık oluyor,
Selim biraz daha kaybediyor ve daha sert anlatıyor kaybetmenin de bir seçenek olduğunu,
Çamaşırcı Ulviye sabahı düşünerek biraz daha uzatıyor geceyi,
Albayım bana tek kelimelik laflar sokuşturuyor, gerçekleri deri bir eldivenle suratıma vurur gibi, tak diye patlatıyor ağzımın ortasına..
Ali Abi biraz daha bekleme kararı alıyor, yüz yıldır beklenen bir kuyruklu yıldız geçiyor, başının üstünden kara bulutlar geçiyor, bir kedi daha geçiyor, annesi elinde bir bardak sütle bir kere daha geçiyor, gözünün önünden hayatı bir film şeridi gibi geçiyor, bir it sürüsü geçiyor sokaktan..
Bir Leyli bekliyor Ahmed Arif,
Cemal Süreya biraz daha okşuyor sevdiğini..
Hep geceleyin geliyor,
Ben hep daha fazla nefret ediyorum erken uyuyan insanlardan.
Tecavüzümün failleri hep geceleri..