Kitabevinde ortalığı toparlamaya giriştiğim bir zaman... 3 tane çocuk ayakkabısı... Belli ki çıkartıldıktan sonra özenle yerleştirilmiş...
Burası bir tünel... Solunda ve sağında kitaplar var, çocuk kitapları... Azıcık görünüyor zaten dikkatli bakarsanız. Çok küçük 3 tane çocuk bu tüneli evcilik için kullanıyorlar bu sırada, Eğilip bakmadım, ama 2 kız, 1 oğlan çocuğu.. Evet eğilip bakmadım, evcilik oynadıklarını da ayakkabıların düzeninden anlıyorum.. Hatta büyük ihtimal, ortadaki ayakkabının sahibinin fikriymiş evcilik... Oğlan çocuğu da aceleyle dahil olmuş oyuna...
Bi bak, şu dururumun kitabevi versiyonu bu ahval, sen de hatırlarsın eminim..
O yorgunluğun, o gürültünün içinde o kadar güzel göründü ki bu sahne.. Kitapçı olmanın tadına vardığım anlardan biri işte bu da.. Çocukların hayal dünyasına bir şekilde misafir oluyorsunuz.. Onlar evcilik dahi oynasalar, orası bir kitabevi ve onlar daha çocuk. Bu kadar mutlu ve hayal güçlerinin bu kadar serbest olduğu bir yerden asla kopmayacaklardır. Bir geleceğe dokunuyorsunuz yani.. Çok okuyacak, belki de kitaplardaki kahramanlara aşık olacak bir insanı daha bebekken tanıma fırsatı yakalıyorsunuz...
Bazı zaman geliyor, o insanın ilkgençlik çağından giriyorsunuz içeri... Bu sefer evcilik yok ama çok daha başka bir şey var:
O kadar dalmış ki kitaba.. Evcilik oynar gibi.. Evet durduğu yere bağdaş kurmuş, biraz ötede rahat oturaklar varken üstelik.
Olduğun yere bağdaş kurmanı tek bir kimsenin bile umursamayacağı, hatta aksine herkesin bundan hoşlanacağı tek yerdir kitabevleri..
Düşünsene hep hatırlayacak bu anları.. Bu gün Darth Vader okuyor olabilir.. Ama ileride, sözgelimi, Oblomov veya Suç ve Ceza'yı da böyle nefes nefese ve dünyadan bütün bağlarını koparmış bir şekilde okuyacak yine.. Ve bu okumalardaki zevki, bir kitabevinin soğuk zemininde bulduğunu hiç unutmayacak..
Son olarak...
"Okumak iptiladır; müptelalara selam.."